“Ey yeryüzü! Yut suyunu. Ey gök! Tut suyunu” denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi de Cûdî’ye oturdu ve “Zalimler topluluğu, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!” denildi (Hûd 11/44)
Dün akşamki o kısa sürede her yeri tufana çeviren afetin arkasından yukarıdaki hitabın bir benzerini bizler içinde lütuf buyuran ve sağ salim evimize ulaşmamıza imkân veren Yüce Rabimize hamd olsun. O hal saatlerce, günlerce ve hatta haftalarca, aylarca sürebilirdi. Kudretinin sonsuzluğu karşısında ona kim dur diyebilirdi. Ama her an olduğu gibi dün de lütfu ile muamele buyurdu ve ibretlik bir kıvamda son ve her şey sükun buldu. Fakültenin kantinini su basmış, koca koca tüpleri sürüklemiş, bodrum katlar su dolmuştu. İnşallah bunlar ibret almaya birer fırsat olur ve yeni yapılarımız bu türden afetleri de hesaba katarak yapılır, zarar ve ziyan azaltılır.
İşte o zaman selamet gemisi huzur ve sükunet limanına oturur.
Zalimler zulümlerinin karşılığını bulurlar. Zulüm adaletin zıddıdır. Adalet ise her şeye hakkını vermek demektir. Bir alana düşecek su miktarını hesaba katmadan su gideri yapmak ve boruların hacmini ona göre ayarlamamak, o işin hakkını vermemek demektir ve bu Kur’an ıstılahınca bir zulümdür. Zalimler cezaların bulmaya müstahaktırlar.
Rabbimiz cümlemizi lütfuyla korusun.
Garibce